Biyografi

Süleyman Apaydın kimdir

Ad Soyad: Osman Girgin Doğum Tarihi: 19 Ekim 1987 Nereli: İzmir Meslekler: ,

Süleyman Apaydın kimdir, “YIKIN HEYKELLERİMİ” adlı şiiri ile meşhurdur.

Süleyman Apaydın, 1944 Yılında, Giresun, Dereli kazasının Çalca köyünde doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Giresun ve Samsun’da tamamladı. Giresun Lisesinden mezun olduktan sonra 1963 yılında girdiği Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda Torna tesviye bölümünde okuyup 1967 yılında bitirerek Sinop Endüstri Meslek Lisesi’ne meslek dersleri ve Torna tesviye atölyesi öğretmeni olarak atandı.

Süleyman Apaydın, 1971-1973 yılları arası 112. ak askerliğini Ağrı’da yaptı. Askerlik dönüşü Trabzon Endüstri Meslek Lisesine atandı ancak, 1973 yılının eylül ayında görevinden istifa ederek Almanya‘ya gitmiştir. Halen Almanya’nın Nürnberg şehrinde bir meslek okulunda öğretmenlik yapmaktadır.

1976 yılında Almanya‘nın Nürnberg şehrinde (NFTT) “Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu”nun kuruculuğunu yaptı. Necati Cumalı‘nın NALINLAR adlı oyunu ile perdelerini ilk oyuna açtı. Bu tiyatro Almanya’da ilk Türk tiyatrosu olma özelliğini taşımaktadır.

Almanya, Nürnberg’te NFTT (Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu) Yönetmeni olarak görev yapan Süleyman Apaydın, çocuklar ve yetişkinlere yönelik tiyatro kursları vermektedir.

Şiirleri birçok dergide ve antolojide yayınlanan Süleyman Apaydın’ın henüz yayınlanmış şiir kitabı yoktur.

1968 tarihinden beri evli olan Süleyman Apaydın, halen Almanya, Nürnberg’te yaşamaktadır.

Yönettiği Tiyatro Oyunları :
Ağaçlar Ayakta Ölür: Alejendro Cazona – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Eski fotoğraflar: Dinçer Sümer – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Deryagülü: Necati Cumalı – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Toroscanavarı: Aziz Nesin – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Lütfen kızımla Evlenir misiniz?: Muzaffer İzgü – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Hülleci: Reşat Nuri Güntekin (oyuncu) – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Kart Horoz : Sadık Şendil – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Tersine Dönen Şemsiye : Sabahattin Kudret Aksal – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Bir Çift Yün Çorap : Muzaffer İzgü – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Eşeğin Gölgesi : Haldun Taner – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Uzak dünyalar : Hidayet Sayın – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu
Nalınlar : Necati Cumalı – Nürnberg Führt Türk Tiyatrosu

YIKIN HEYKELLERİMİ
“Ey Milletim,
Ben, Mustafa Kemal’im…
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hala en hakiki mürşit, değilse ilim,
Kurusun damağım, dilim.
Özür dilerim…
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Özgürlük hala, En yüce değer
Değilse eğer…
Prangalı kalsın diyorsanız, köleler…
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı,
Ortaçağ’a taşımak istiyorsanız zamanı,
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı…
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın.
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh, dünyada barışın.
Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın.
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Özlediyseniz fesi, peçeyi.
Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.
Hala medet umuyorsanız
Şıhtan, şeyhten, dervişten.
Şifa buluyorsanız,
Muskadan, üfürükçüden…
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Eşit olmasın, kadınla erkek…
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Yobazın gazabından ürkerek…
Diyorsanız ki, okumasın
Kadınımız, kızımız;
Budur bizim alın yazımız…
Unutun tüm dediklerimi,
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Fazla geldiyse size, hürriyet, cumhuriyet..
Özlemini çekiyorsanız, saltanatın, sultanın…
Hala önemini anlamadıysanız, Millet olmanın…
Kul olun, ümmet kalın,
Fetvasını bekleyin, şeyhülislamın…
Unutun tüm dediklerimi.
RAHAT BIRAKIN BENİ…

SEVDADIR
Bak çocuğum iyi dinle,
Son dersimdir bu sizinle,
Avucuna al da bir bak,
Üstünde durduğun toprak,

Atatürk’ten armağandır,
Vazgeçilmez bir sevdadır.

Dere, tepe, su, düz bayır,
Yeşil ova, sarı bozkır,
Çanakkale, Seddilbahir,
Her zerresi bir destandır,

Atatürk’ten armağandır,
Vazgeçilmez bir sevdadır.

Gaziantep, Şanlıurfa,
Diyarbakır, yeşil Bursa,
Edirne, Van, Kars, Ardahan,
Uçtan uca bütün vatan,

Atatürk’ten armağandır,
Vazgeçilmez bir sevdadır.

Ülkemizde çağa dönük,
Ne var ise hep aydınlık,
Bilim, sanat ve hürriyet,
Çağdaş laik cumhuriyet,

Atatürk’ten armağandır,
Vazgeçilmez bir sevdadır.

Kaldır da başını bir bak,
Gökyüzü ne kadar berrak,
Özgürlüğünün simgesi,
Ay yıldızlı kızıl bayrak,

Atatürk’ten armağandır,
Vazgeçilmez bir sevdadır.
Hurafeden kurtulduğun
Yüzünü güneşe döndüğün,
Uygarlığın, özgürlüğün,
Ne varsa sahip olduğun,

Atatürk‘ten armağandır,
Vazgeçilmez bir sevdadır.

Sakın bunları unutma,
Kol kanat ger sen yurduna,
Bilmeyene masal gelir,
Masal değil, bir destandır,

Atatürk‘ten armağandır,
Vazgeçilmez bir sevdadır…

ACIMI DİNDİR ANNE
Gökyüzünde kapkara
Kocaman bir kuş uçar
Korkunç sesler çıkarır
Üstüme ateş saçar
Bu uçan nedir anne
Acımı dindir anne
Demirden bir ev gelir
Evin bir borusu var
O boru ölüm kusar
Şakağımdan kan akar
Bu gelen nedir anne
Acımı dindir anne
Sırtında çantası var
Yüzünde maskesi var
Bir elinde şeker var
Öbürü bomba tutar
Bu gelen kimdir anne
Acımı dindir anne
Bir karanlık yerdeyim
Bilmiyorum nerdeyim
Nerede kardeşlerim
Yükseliyor ateşim
Bu ateş nedir anne
Acımı dindir anne
Bir adam öyle demiş
Bombalar düşecekmiş
Diktatör gidecekmiş
Özgürlük gelecekmiş
Özgürlük nedir anne
Acımı dindir anne

RİYAKAR
Ettiğin duanın bir hükmü yok ki
Gönlün yaptığını onaylamazsa
Seni bağışlayan tanrı bulunmaz
Kırdığın gönüller onarılmazsa

Camide cumada en ön saftasın
Dilinde bir dua riyalardasın
Senin gibisinden Tanrı saklasın
Bir yoksul eline düşecek olsa

Kafir ilan ettin cümle alemi
Parselleyip sattın kat kat cenneti
Her aksam yediğin bir yoksul eti
Doğruluk taslarsın bir soran olsa

Verdiğin fetvalar hep çıkarına
Sözün geçmez kızın ile karına
Tek namuslu benim diyecen amma
Boynuzlar kapıdan geçecek olsa

UTANMAZ
Yobaz kimdir diye sorma sen bana
Sen onu benden iyi tanırsın
Yediğin herzeyi saysam da sana
İyi bilirsin de hiç utanmazsın

Hallacı Mansur‘u yaktın kanmadın
Nesimi’yi yüzdün hicap duymadın
Kubilay’ı kestin kana doymadın
Yüzüne tükürsem yagmur sanirsin

Yunus yediyüz yıl anlattı durdu
Veysel ömür boyu sazına vurdu
Mevlana gel deyip hep döndü durdu
Taş duvar anladı sen anlamazsın

Gözünü öfkenin ateşi sarmış
Beline kadar da sakal uzatmış
Kendini alemde ulema sanmış
İblis göğe uçar sen uçamazsın.