Biyografi

Necati Doğru kimdir

Ad Soyad: Osman Girgin Doğum Tarihi: 19 Ekim 1987 Nereli: İzmir Meslekler: ,

Necati Doğru kimdir, Sözcü gazetesinde yazarlık yapmaktadır.

Necati Doğru, 1 Aralık 1945 tarihinde doğmuştur.

Necati Doğru, keskin kalemi ile bilinir döneminin bakanlarıyla hep didişir.

Necati Doğru, 1982 yılında Güneş gazetesinin ekonomi bölümü sorumlusu olarak görev yaptı. Önce Güneş Gazetesi’nde sonra Cumhuriyet gazetesinde Cüneyt Arcayürek ile birlikte çalıştı. Milliyet gazetesinde çalıştı. 1985 yılında Cahit Düzel Hürriyet’ten ayrılıp Milliyet’e gidince, Hürriyet Gazetesi‘ne Necati Doğru ekonomi müdürü olarak transfer edildi.

Necati Doğru, 2003 yılında Sabah Gazetesi‘nde yazarlık yaptı. Vatan gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Sansürlenen yazsından ötürü 19 Mart 2010 tarihinde ayrılıp 2 Nisan 2010 tarihinde Sözcü Gazetesine geçti.

Sözcü gazetesinde yazarlık yapmaktadır.

Necati Doğru, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yazdığı yazı nedeni ile mahkeme 11 ay 20 gün hapis cezası verdi ve cezasını para cezasına çevirdi.

Necati Doğru, yazılarında espirili dille eleştiri yaparken bazen fıkralara da yer verir.

Necati Doğru’dan fıkralar :
“Çukurova geleneğidir. Düğünden sonra ertesi gün gelin evinde eş, dost, hısım, akraba, konu kоmşu toplanırlar. Hayırlı olsun dileklerini sunar, “gelin pek hamarat, pek güzel, boylu poslu” diye överler. Duvak mevlüdü оkunduktan sonra gelen konuklara yeni gelin hizmet eder. Bir mutfağa, bir sоfaya, bir salona ikram için koştururken, heyecandan yüksek sesli olarak yellenir. (Yellenmek: Karındaki gazların gerisinden çıkmasına yol vermek)
Gelin mahcup olur.
Kayın validesine döner:
“Anne bu kapı çok gıcırdıyor. Yağlamak lazım” diye mahcubiyetini bastırmaya çalışır.
Kayınvalide eski kurttur.
Hazır cevap.
“A be gelin kızım sesini kapı gıcırtısına uydurduk ama kokusunu netcez…”

Fıkrayı gönderen Adanalı Orhan Yeldan diyor ki; “Meclis rüşvet ve yolsuzluğun çıkardığı sesi kapı gıcırtısına uydurdu ama ayakkabı kutusu içindeki dolarları, bakan oğullarının yatak odalarında adam boyu kasaları, bakan koluna takılmış 700 bin liralık saati, değer biçilemeyen piyano ile doğru olduğu onaylanan ses kayıtlarının yaydığı kokuyu netcez!

İPİN HESABI!
Adam çulsuzun biriymiş. Gücü ele geçirmiş. İktidar olmuş. Çalmış, çırpmış, yağmalamış. Çok zengin olmuş. Ölümden ve kabirdeki yalnızlıktailk geceyi kim sabaha kadar benimle beraber geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyоrum” diye vasiyet vermiş.
Haber duyulmuş.
Kimse yanaşmamış.
Nihayet bir hamal, “Benim sadece sahip olduğum bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar kabirde bu hırsız zenginin ölü bedeni yanında durursam sabaha zengin çıkarım” diye düşünüp kabul etmiş.
Defin tamamlanmış.
Birlikte kabre koymuşlar.
Gece olmuş.
Sorgu-Sual melekleri (Münker ile Nekir) gelmiş; bakmışlar kabirde bir ölü bir canlı var. Sorgu ve suale “canlı olandan başlayalım” demişler ve hayatta sadece sahip olduğu serveti bir hamal ipi olanı sorgulamaya başlamışlar.
Bu ip kimin?
Nereden aldın?
Kimden aldın?
Niye aldın?
Nasıl aldın?
Neyin karşılığı aldın?
Sorgu sual sabah şafak sökene kadar devam etmiş. Sorgu sual melekleri yarın akşam “sorguya devam edeceğiz” demişler ancak vasiyet gereğince sabah kabir açılmış ve hamala “tamam servetin yarısı senin” demişler.
Aman demiş hamal!
İstemem, kalsın.
Bir ipin hesabını veremedim. Bu kadar çalınmış servetin hesabını nasıl açıklarım?