Biyografi

Konfüçyüs kimdir

Ad Soyad: Osman Girgin Doğum Tarihi: 19 Ekim 1987 Nereli: İzmir Meslekler: ,

Konfüçyüs kimdir, Büyük Çin bilgesi, filozof, siyasal yönetici ve Çin tarihinde resmi dietilerin kuramcısıdır.

Konfüçyüs, MÖ 27 Ağustos 551 tarihinde Lu eyaleti, Çin‘de Qufu şehrinde Kong ailesinden Shu-Liang He’nin oğlu olarak doğmuştur. Küçük yaşta babasını kaybetmiş, yoksulluk içinde büyümüştür. Fakir fakat saygın bir aristokrat aileden gelmekteydi. Babasını henüz üç yaşında iken kaybetti. Yazı yazmayı annesinden öğrendi.
On üç yaşına geldiğinde dedesinin yanına gönderildi; altı yıl süreyle dedesinden özel eğitim alarak altı marifet (sanat-hüner) diye adlandırılan, töre (tarihî gelenek ve görenekler)ma, araba sürme, yazı yazma ve hesap yapmayı öğrendi. Altı yılın sonunda dedesi, MÖ 529 yılında ise annesi vefat etti. Konfüçyüs, yaşadığı beyliğin kuralları gereği üç yıl annesinin yasını tuttu

MÖ 532–502 yılları arasında belli aralıklarla Lu derebeyliğinde Ambar bekçiliği ve kamu arazisi yöneticiliği gibi görevlerde bulundu. Başlangıçta küçük memuriyetlerde bulundu. 19 yaşında iken Song beyliği seyahati sırasında tanıştığı Jī Guān Shì ile evlendi, bir yıl sonra bir oğlu dünyaya geldi. Daha sonra iki kız çocuğu olmuş, birisi çok küçükken hayatını kaybetmiştir

Konfüçyüs, MÖ 522 yılında bir okul açtı. Toplumsal düzenin yeniden sağlanması için siyasal ve sosyal anlamda reform gerçekleştirilmesi gerektiğini savunmaktaydı. Çocukluk çağlarından itibaren önceki dönem hanedanlık tarihi, yönetim şekli, sosyal ve kültürel yaşam gibi konularda araştırma yapmış ve ideallerinde yer alan dönemi Batı Zhou Hanedanlığı olarak belirlemişti.

MÖ 518’de günümüzde Henan eyaletinin Luo Yang kenti olan şehre gitti; tarih ve müzik üzerine çalıştı. Taoizmin kurucusu kabul edilen Laozi ile buluştu. Bu görüşme onun düşünce dünyasına yön vermesi bakımından önemlidir. Laozi ile buluşmasından sonra Lu Beyliği’ne geri dönerek araştırma yapmaya ve öğrenci yetiştirmeye devam etti. İki sene sonra öğrencileri ile birlikte iç savaştan kaçarak komşu devlet Qi’ye sığındı. Qi halkı üzerinde etkili ve güçlü izler bıraktı ancak soylularla çatışma yaşadığı için iki sene sonra doğduğu topraklar olan Lu Beyliği’ne döndü. On beş yıl boyunca öğrencileri ile vakit geçirmeye devam etti.

MÖ 500 yılında 51 yaşında iken Lu Beyliği’nin kuzeybatısında küçük bir yerleşim yeri olan Zhōng Dū bölgesi temsilcisi olarak görevlendirildi. Bu görevindeki başarıları nedeniyle MÖ 500 yılında Lu Beyi tarafından “vezir vekili” görevine terfi ettirildi. Fikirlerini hayata geçirmek üzere Lu Beyliği idari sistemi ve toplum yapısında önemli değişiklikler yaptı. Cinsiyet ve sınıf farkı gözetmeksizin herkesin e sınırladı. Lu beyinin zevke ve sefaya dalması üzerine MÖ 497’de görevinden ayrıldı. On dört yıl boyunca ülkeyi dolaşıp düşüncelerini anlattı.

Çin geleneklerini derleyip toparlayarak yeni kuşaklara aktarmak isteyen Konfüçyüs, kendisine özgü yöntemleriyle öğretimi halka yaymış ve öğretmenliği bir uğraş haline getirmiş bir düşünürdür. Ancak adı filozoflar, devlet adamları, büyük öğretmenler ve ahlakçılar arasında değil, peygamberler arasında zikredilmektedir. Dinler Tarihi araştırmacıları da onun öğretisini bir din olarak kabul etmektedir.

Konfüçyüs bir din kurucusu, ya da bir reformcu olarak ortaya çıkmamış, bozulmuş ve yıkılmak üzere bulduğu Kadim Çin dinini canlandırmaya çalışmıştır. Misyonunu, “Ben eskiye inanan biriyim; bir kurucu değil bir aktarıcıyım.” sözleri ile tarif etmiştir. Bütün eski Çin metinlerini gözden geçirmiş, daha önceki Çin filozof ve düşünürlerinin yazılarını derleyerek yorumlamıştır. Ona büyük bağlılık gösteren ve ondan edebiyat, tarih, felsefe-ahlak öğrenen öğrencileri, ölümünden sonra onun sözlerini ve görüşlerini toplamışlardır. Öğretisi, değişik zamanlarda farklı nitelikte felsefi ve dinî bir kimlik kazanıp ahlaki-siyasi bir öğreti olarak öne çıkmıştır.

Hiçbir yerde düşüncelerini gerçekleştirmek için uygun konuma gelmeyi başaramadı ancak çok sayıda yeni öğrenci kazandı. Gezdiği toprakların tarihsel sürecini, yaşam koşullarını ve gelenek yapısını öğrenerek düşünce dünyasını zenginleştirdi.

MÖ 484’te eşini kaybeden Konfüçyüs, Lu’ya döndü.

Konfüçyüs, MÖ 479 yılında 72 yaşında Lu eyaleti, Çin‘de Qufu şehrinde hastalanıp ölmüştür. Öğrencileri üç yıl yasını tuttu. Mezarı hâlen ziyarete açıktır.

Konfüçyüs’ün etkisi, öğrencileri ve takipçileri sayesinde ölümünden kısa süre sonra görülmeye başlandı. Kısa ömürlü Ch’in hanedanlığı (MÖ 221-MÖ 205) dönemi hariç hükümdarlar Konfüçyüs’ün kuramının, feodal toplumun istikrarı için çok yararetin yasal öğreti ideolojisi konumunu tanıdılar.

Konfüçyüs yeni bir din ortaya koymayı düşünmediği hâlde Lu eyaletinin prensi onun adına bir mabet inşa ettirdi ve ona kurbanlar sunulmaya başlandı. Mezarı bir ziyaret yeri oldu.

MÖ 125 yılında Konfüçyüs’a, imparatorlara verilen şeref ve paye verilmiş; MS 1nci yılda “Dük” adı verilmiş; 492’de kendisine, “Saygıdeğer Ni, iyi yetişmiş Bilge” unvanıyla hitap edilmiştir. İmparator Yuan Tsung (MS 713-776), ona “İyi Yetişmiş Bilge Kral” unvanını verdi. 1308’de “Kusursuz Büyük İnsan ve En Büyük Bilge” unvanına layık görüldü. Konfüçyüs’e saygı o kadar aşırılaştırıldı ki 1382’de imparator, Konfüçyüs’ün tasvirlerinin tapınaklarda bulundurulmasını yasaklamak zorunda kaldı. Bununla beraber Çin geleneğine uyularak yine de onun ve dört büyük öğrencisinin ata tabletleri şeref köşesinde bulunduruldu.

1906 yılında İmparatoriçe Dowager, Gök’e sunulan kurbanların aynısının Konfüçyüs’e de sunulacağına dair ferman yayınladı; Konfüçyüsçülük Çin’in resmî ve millî dini hâline getirildi. 1912’ye kadar imparator onun şerefine, ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere, yılda iki defa kurban sunmaya devam etti. Çin’de 1313’ten 1905’e kadar sürdürülen devlet görevliliği sınavları Konfüçyüs’ün “Dört Kitap” diye bilinen yapıtlarını okumayı gerektirmiştir.

1934’te Konfüçyüs’ün doğum günü olan 27 Ağustos millî tatil günü olarak ilan edildi. Mao Zedong tarafından 1949 yılında kurulan Çin Halk Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında çok eleştirilse de Konfüçyüsçülüğün etkisi devam etti.

Kitapları :
Bahar ve Güz
“Lun Yu” (Konuşmalar) (Konfüçyüs’ün düşüncesi ve konuşmaları öğrencileri tarafından derlenip kitap haline getirilmiştir.) Çin’de bu kitap kutsal kitap olarak kabul edilmiştir.

Konfüçyanizm pozitif bir akımdır. Konfüçyüs ün sözleri dini bir değer taşımaz ve her türlü metafizik olayını reddetmektedir.

Konfüçyüs’e Göre Erdemli İnsanlar Nasıl Düşünür?
*Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler,
*Dinlediklerinde iyi duymayı düşünürler,
*Görünüşleri bakımından cana yakın olmayı düşünürler,
*Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler,
*Konuşmalarında doğru sözlü olmayı düşünürler,
*İşlerinde ciddi olmayı düşünürler,
*Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler,
*Öfkelendiklerinde sorunları düşünürler,
*Kazancı gördüklerinde adaleti düşünürler.

Konfüçyüs’ün sözlerinden Seçmeler :
“Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.”
“Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.”
” Düşünmeden öğrenmek faydasızdır. Öğrenmeden düşünmekse tehlikeli…”
“Karanlığa söveceğine kalk bir mum yak.”
“Allah’ım, senden başka hiçbir şeyi olmayan ben senden başka her şeyi olanlara acırım.”
“Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.”
“Kamil insan; kişisel olarak ciddi, büyüklere hizmet ederken saygıyı elden bırakmayan, halka karşı çok nazik olan ve onları yönetirken de adaletli davranan kişidir.”
“Erdemli kişi, ne kadar zor olursa olsun, hizmeti öne koyar, ondan ne fayda temin edileceği ise daha sonra düşünülecek bir meseledir.”
Aradığını bilmeyen bulduğunda anlayamaz.
Kendine yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma.
Dal rüzgârı affetmiştir ama kırılmıştır bir kere.
İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.
Konuşmaya layık olanlarla konuşmazsanız, insan kaybedersiniz.
Konuşmaya layık olmayanlarla konuşursanız, söz kaybedersiniz. Bilge olan kişi, insan kaybetmez, söz de kaybetmez.
Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.
Üstün insan, konuşmadan önce eyleme geçer ve sonra eylemine göre konuşur.
Bilgi özgüveni, özgüven ise gücü yaratır.
Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir.
Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.
Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.
Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.
Faydalı insan odur ki boş durmayı sevmez, kişiliğini faydalı işlerle geliştirir.
Güçlü olan, sayıca kalabalık kitleler değil, eğitimli kitlelerdir.
İyi insanlar, olduğu gibi görünür, göründüğü gibi olur.
Fedakârlıklar, senden başkası bilmiyorsa değer taşır.
Kitleler cezalarla düzene sokulursa yozlaşmış olur, karizma ve nezaketle yönetilirse bilinçli ve dürüst olur.
Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış.
Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir.
Eğitimli insanın hedefi daima yüksek olur. Küçük işlerle küçük insanlar uğraşır.
Kendisini eleştirebilen insanlar doğruyu ve güzeli bulma konusunda daha şanslıdırlar.
İrade öyle değerli bir özelliktir ki bir ordu komutansız kalsa da kişi iradesinden yoksun kalamaz. İradeli insan davranışları tutarlı insandır.