Biyografi

Giorgio Vasari kimdir

Ad Soyad: Osman Girgin Doğum Tarihi: 19 Ekim 1987 Nereli: İzmir Meslekler: ,

Giorgio Vasari kimdir, Ressam, yazar, tarihçi ve mimar olan Giorgio Vasari, İtalyan sanatçıların biyografilerine ilişkin yazdıklarıyla ünlüdür, sanat tarihçiliği yazarlığının kurucusudur.

Giorgio Vasari, 30 Temmuz 1511 tarihinde Arezzo, Toskana, İtalya‘da Antonio Vasari, Maddelena Tacci çiftinin oğlu olarak doğmuştur. Cortona’lı bir ailenin çocuğu olan Vasari’nin dedesi ve babası da zanaatçıydı. İlk resim derslerini, eniştesi de olan Luca Signorelli ‘den aldıktan sonra kendi kendine Latince öğrendi, Antonio da Saccone ve Giovanni Pollastra gibi hümanist yazarlardan dersler aldı. Arezzo’da Fransız ressam ve vitray sanatçısı Guillaume de Marcillat‘ın atölyesinde çırak olarak çalışmaya başlayan Vasari resim yeteneğiyle dikkat çekince Floransa‘da Medici‘lerin hamiliğinde Andrea del Sarto‘nun yanında çalışmaya başladı. Andrea del Sarto‘dan sanat eğitimi almıştır.

Michelangelo Buonarroti ile çocukluğunda tanıştı, ve yaşamı boyunca ona hayranlık besledi.

1527 yılında Medici‘lerin düşüşünden sonra Arezzo’ya dönen Giorgio Vasari, burada Kardinal Ippolito de’Medici’nin hizmetine girdi. Roma dönemi sanat ve mimarisine büyük merak duyan Giorgio Vasari, bu konuda çeşitli çizimler yaptı. 1537 yılında Alessandro de’Medici’nin öldürülmesi üzerinde hamisiz kalan Vasari, sonraki yıllarda bağımsız olarak çalıştı.

1538’de Roma’ya 1541 ‘de Venedik‘e seyahatler gerçekleştirdi. 1548 yılında Arezzo’ da kendine bir ev inşa etti ve Nicolosa Bacci’yle evlendi.1540’lı yıllardan itibaren sanatçıların hayatlarıyla ilgili notlar almaya başlayan Vasari’nin ilk sanat tarihi metni olarak nitelendirilen Sanatçıların Le Vite / Haynın ilk baskısı 1550’de yapıldı. İki ciltten oluşan kitap, Cosimo de Medici‘ye adanmıştı.

Arezzo’daki çalışmalarından başka Roma’da San Giorgio Sarayı’nda bulunan Papa III. Paulus’un yaşamından sahneleri işlediği (Yüz Gün Freski olarak da bilinen) duvar resimleri (1546) ve Floransa’da Vecchio Sarayı’ndaki (1555) büyük fresk dizisi gibi önemli yapıtlar ortaya koydu.

Vasari resim sanatında Toscana maniyeristlerinin tarzını benimsemişti. Onun bu üslubu sonradan (atölyesinin, koruyucusu 1. Cosimo de’ Medici’nin küçük çalışma odasına benzemesinden ötürü ) studiolo olarak anıldı.

1554 yılında Floransa‘ya yerleşen Giorgio Vasari, bugün Uffizi Müzesi olan yapının tasarımını üstlendi ve 1560 yılında tamamladı. 1568 yılında kitabının genişletilmiş ikinci baskısını yayımladı. 1572 yılına kadar Floransa’da Palazzo Vecchio’nun yenilenmesi çalışmalarında danışmanlık yaptı.

Giorgio Vasari’nin 1550 yılında yazdığı “Le Vite” adlı kitapta ilk kez “Rönesans” terimini kullanmıştır ve sanatçıların hayatları hakkındaki biyografilerini yazmıştır. Bu kitap ilk sanat tarihi olarak kabul edilir. Kitabını “Arezzolu Ressam ve Mimar” diye imzalar.

Giorgio Vasari, Floransa Katedrali’nin kubbe freskleri üzerinde çalıştığı sırada yaşamını yitirdi. Arezzo’daki evi bugün ziyarete açık bir müzedir.

Giorgio Vasari’nin bir diğer hizmeti de tarihteki ilk Akademi’nin kurulmasıdır: Accademia del Disegno. Her ne kadar Akademi’nin yöneticileri arasında Cosimo de Medici ve Michelangelo Buonarroti‘nin adı geçse de, tasarı onundur.

Giorgio Vasari, 27 Haziran 1574 tarihinde Floransa, İtalya‘da 63 yaşında ölmüştür.

Kitapları :
1550 – Le Vite (Le Vite de ‘più eccellenti pittori, scultori, e architettori)

Vasari’ye göre sanatçı bir azizdir. Çünkü görevini “yerin tozundan insana biçim vererek” heykeli başlatan ilk sanatçı Tanrı’dan devralmıştır. Tanrısal bir yaratma gücüne sahiptir. Bu güç disegno’dur: Disegno, “resim ve heykelin temelidir”. Bütün “yaratma eylemlerine de can veren” ve “daha dünyanın yaradılışından önce evrene enginliğini ve gökyüzüne parıltısını kazandıran” odur.

“Sanatların kökeni doğadır, ilk imge ya da model de dünyanın güzel dokusudur; bizi eğiten usta ise, içimize doğan o ilâhî ışıktır. Bu ışıktır ki, bizi sadece hayvan yaradılışından üstün kılmakla kalmayıp, Tanrı’nın kendisi gibi yapmıştır”. Ressam veya heykeltraş, tanrısal kusursuzlukta yaratılan evreni, doğayı, insanı ancak taklit edebildiği ölçüde ilâhî estetiğin temsilcisi olur ve neredeyse Tanrı katına ulaşır. Tanrı’ya içkin olan dünya ve kâinat düzenini, ayrıca hakikati, sıradan insanların kavrayacakları gibi yeniden kurar. “Sanatımızın her şeyden önce doğanın taklidinde yattığını biliyorum, ancak o düzeylere yardımsız ulaşılamayacağından, doğanın taklidini en başarılı sanatçıların taklidi izler”.